Ahhh ne büyük karmaşa!
Bugünlerde nasıl bir tutum sergileyeceğimi bilemezken , adımlarımı kontrol etmeye çalışıyordum ne kadar becerebiliyorsam işte. Kafamdaki medeniyet zincirlerini tek tek yukarı taşımaya çalışıyordum. En nihayetinde insandım ben, her şeyi kusursuz yapmam beklenemez elbette. Kendi içimde uzlaştığım birçok düşünceye kol kanat geriyor, sergilediğim her tutum, terazimde bir denge sağlıyordu. Yapmaya çalıştığım da buydu aslında.
Sonuçlarına bakarsam, gereklilik diye gördüğüm şeyler, idare ederek devam ettiğim şeyler, yakama yapışamayacak kadar işlevsizleşiyordu bu şekilde. Gereklilikleri düşünmek gereğini yapmaktan daha çok etkiliyor insanı, hem de olumsuz etkiliyor. Zaten yapılan haksızlıklara bile yapılan yanlıştan çok, o yanlış üzerine zihnimizde sahip olduğumuz düşünce yumağı üzmez mi bizi?
Bu süreçte tüm benliğime hakim olan "yalnızlık" duygusu... Başlarda zorlandığım, sonradan keyif aldığım duygu. Şu düşünceyi getirdi bana "insanın kendine kalması, kendini analiz edecek bir dilime girmesi ne güzel." Sürekli sorgulamakla, mantık_duygu döngüsü içinde bir galip aramakla geçen onca zamanım. Şimdi soruyorum kendime "Galip gelen neydi?" Mutlak doğrunun varlığına inanmayan ruhum, bu savaşta bir mağlup bulunacaksa çelişkiye düşmüyor musun?
Ahhh ne büyük karmaşa! Bu karmaşada kaybolan ruhuma pusula olamayacak kadar yorgun, mücadele etmek için de oldukça isteksizim. Okyanusun ortasındayım sanki ve yüreğimde biriken onca şey de bedenime bağlı beni aşağı çeken ağır ve büyük taşlar... Ya kesip kurtulmalıyım, ya da onlarla birlikte yüzeye çıkmanın imkansız olduğunu kabul edip dibe batmalı, sonumu getirmeliyim.
Ruh halimin karışıklığı kışkırtıyor beni. Bu halimi sevmiyorum, hoş sevilecek bir hal de değil ya... Zoraki nefes alışlar, sürekli sıkışan bir göğüs kafesi... Anlatırken yoruldum, yaşamak ne derece siz düşünün. En iyisi uyumalı uyuyunca hissetmeyiz belki... Bugünlerde en iyi kaçış yolu... Bu hale eşlik eden bir şarkı, ruhunuzu alıp götürecek. Nereye mi? Bilinmez...
RÜYA
Gözlerimi kapatıp
Rüyalar elimden tutup götürebilseydi
Yükselir, süzülürdüm yeni bir gökyüzünde
Kederlerimi unuturdum.
Hayalimde seyehat edebilseydim
Aşkın ve umutların yeşerdiği, acının dindiği
Saraylar ve geceler yaratırdım.
Yarattığımız her şeyi yok eden
Acımasız gerçeklerin bıraktığı
Zulüm, ızdırap ve çileyle gölgelenmiş
İnsanlar gördüğün bir dünya.
Bizi, düşlerimizi ezen
Tüm yürekleri karanlık ve aç gözlülükle dolduran
Zorbaların yükselen duvarlarını gördüğün bir dünya.