top of page

BİRAZ ÇABA ve UMUT

Günün en karanlık saati, balkonumda şehrin derin sessizliğini dinliyorum. Etrafta birkaç sokak hayvanı dışında kimsecikler yok. Gökyüzü pürüzsüz, ay ve yıldızlar net göründüğü için kendimi şanslı sayıyorum. Hava soğuk ve ellerim üşüyor, tuttuğum sıcak kahvenin ellerimi ısıtmasını umarak devam ediyorum etrafı izlemeye. Bir yıldız kayıyor ve çocukken yaptığım gibi gözlerimi sıkıca kapatıp yüreğimin tam ortasından gelen bir dilek diliyorum. Metafor gibi geliyor belki ama yürekten istenen saf ve temiz bir dileğin gerçekleşeceğine inanıyorum ben. Dorian Gray gibi hiç yaşlanmamayı dilemeyeceğim nasıl olsa...


Derin düşüncelere dalmadan en iyisi uza

nıp uykunun beni esir almasını bekleyeyim diyorum ama yüreğimde dindiremediğim bir sızı ve ne yaparsam yapayım geçmeyen bir ruh yorgunluğu var. Kendimi inzivaya çekmeli, bir süre hiçbir şey düşünmemeliyim diyorum. Kitabımı alıyorum elime, gözlerim satırlarda gezinirken yavaşça ağırlaşıyor, kendimi uykuya teslim ediyorum. Ara sıra uyanıyor, bölük pörçük bir uykuyla geceyi bitirmeye çalışıyorum. Sabah oluyor ve penceremden içeriye sızan güneş uyandırıyor beni. Sanki hiç uyumamışım gibi...


Oblomov üşengeçliğiyle örtüyü başıma kadar çekiyor ve yataktan kalkacak gücü kendimde bulamıyorum. Yarım saat daha oyalandıktan sonra, güç bela kalkıp yaptığım acı kahvemi yudumluyor, penceremden dışarı bakıyorum. Günün koşuşturmaları başlamış, sanki tüm şehir dışarıda, gece gördüğüm sessizlikten eser kalmamış. Yaşamak buydu işte... Her gün aynı durakta bekleyip, aynı vasıtayı kullanıp aynı yollardan geçip ve aynı şeyleri yapıp hayatımızın sonunu 'bu şekilde' bekleyerek geçiriyorduk günleri_ayları_yılları... Bu koşuşturma içinde unutuyorduk benliğimizi, ruhumuzu, kısacası kendimizi. Beynimiz programlanmış, uyuşmuş, robotlaşmış bedenlerimiz. Bu düzensiz düzen, içine hapsetmiş hepimizi.


Kurtulmanın çaresi; bu çareyi bulmayı istemekle başlıyordu aslında. Mutluluğu görünen nesnelerden çok hissettiklerimizde aramalıydı. Bu hisleri var ederek başlamalıydı iyileşmeye. Anlık değil uzun süreli gerçek dopaminleri keşfetmeliydi, sonrası biraz çaba ve biraz umut.

6 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page