EKSİKLİK... (SONUNA KADAR GİT BE İNSAN!)
“Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım sevdalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan!”der ‘Zorba’ kitabında Yunan yazar Nikos Kazancakis. Bu cümleyi okuduktan sonra; sadece dünyanın değil, kendi hayatımızda da yarım bırakılan çoğu şeyin eksikliğini hissettiğimizi fark ettim.
Bu demek değil ki üzerine oturmayan bir kitabı sonuna kadar oku, karakterine uymayan bir düşünceyi sonuna kadar benimse. Bazen o bahsettiğimiz son; inancının bittiği yere kadardır. Eksiklik; içimizde fazlasıyla biriktirdiğimiz duygu. Çoğu zaman eksik bırakılırız, bazen de kendimiz yaparız bunu. Özensiz çekilmiş bir film gibi, sonunun anlaşılamadığı ucu açık yarım sonlu bir kitap, tamamlanmamış bir resim gibi… Tüm yaşama karşı bir öfke peyda olur sonrasında. Eksiklik canımızı hep yakar. Gülüşlerimiz hep yarım kalır, mutluluğumuz da.
Bir kişinin hayatımızdan eksilip gitmesi de sebep olur yarım kalmamıza. Bu eksiklik; o kişinin hayatımızda ne kadar değer kapladığı ile ilgilidir, matematikteki çıkarma işlemi gibi ne kadar fazlaysa çıkan o kadar düşüşe geçer eksilen hayatımız, fark ise geriye kalan düşlerimiz… "Bir kez daha, bir kez daha" diye diye sarıla sarıla sevdiğimizi söyleyecek bol kepçeden zamanımızın olmaması da eksiklik. Bir gün o eksiklik o kişinin dünyadan geçip gittiğini öğrendiğimizde kapanmayan bir yaraya dönüşecek ve sonrası koca bir pişmanlık... Her zaman düşünüp cevabını veremediğim nedenini anlayamadığım garip durumlardan biri işte.
İnsan neden bile bile eksilmeyi göze alır? Hayatımızdan eksilen çoğu şey bizi boşluğa düşürecek ve tükenmişlik eklenecek üzerine. Kazancakis'in sözünü azıcık değiştirip son noktayı koyayım; “Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım sevdalar, yarım iyiliklerdir. Hâlâ inancın varken, henüz eksilmemişken, Sonuna kadar git be insan!”
