"Kadın dediğin uzun saçlı olur."
ülkemizin gelenekçi tutumu saç konusunda bile baş gösterir. Kadına söylenen bu söyleme benzer erkeklere de "Erkek adam saç uzatmaz." derler. Üzerimize yapışan eril, dişil kavramlarından bir türlü kurtulamayız. Kadınların beğenilme içgüdüsünü de hesaba katarsak, büyük çoğunluğu uzun saçlı olmaktan haz duyar. Hatta kuaföre gittiğinde beş cm. fazla kesilen saçını dünya meselesi haline getiren kadınlar bilirim. Çünkü onlara göre uzun saç alımlıdır, feminendir.
Birkaç gün önce, zaten çok uzun olmayan saçlarımı kısacık kestirdim. Beni gören tanıdıklarımın bazıları "Erkek gibi kestirmişsin yine, uzat artık şu saçlarını." gibi cümleler kurdular. Gelenekçi bir toplumda yaşadığımızı düşünürsek, algı hep aynı yönde olduğu için haklı olabilirler tabi kendi içlerinde. Saçlarını çok da önemsemeyen o kısacık saçlı kadınların kendi içlerinde farklı bir dünyası olduğuna inanırım.
Bence yakışan kadınlar da vardır, tartışmasız yüzleri güzel olan kadınlardır. Victor Hugo'nun 'Sefiller' müzikalinde beğenerek izlediğim Anne Hathaway mesela, Charlize Theron, Michelle Williams, hadi çok uzağa gitmeyelim ya Berna Laçin gözünüzün önüne gelmiştir mutlaka ne dersiniz, haksız değilim değil mi? İşte size kendimden de yola çıkarak bu kadınların farklı dünyalarından biraz bahsedeyim...
Onlar kısa saçlı olmayı severler, zamanları kıymetlidir, maşa yaparak ya da fön çekerek zamanlarını harcamak istemezler. Ve bu kadınların keskin çizgileri yoktur, düşünüp tartarak karara varırlar. Kendilerine güvenirler, hayat konusunda cesurdurlar, başları her zaman diktir. Kendi hayatının sorumluluğunu kimseye yüklemezler.
Görünmeyen zincirlerle bir yere bağlanmak istemezler, ruhları her zaman özgürdür. Onlar da üzülür, kırılır sustukları yerde bazen duyulmayan çığlıklar vardır. Bedeninin ruhunu taşıyan bir araç olduğuna inanırlar ve materyalist değildirler. Lüks bir restaurantta kahvaltı etmek yerine, deniz kenarında martılara simit atarak kahvaltı etmeyi daha keyifli bulurlar. Ve büyük bir alışveriş merkezinde dolaşmaktan ziyade cadde üstünde, közlenmiş kestane kokularını duyarak dolasmak daha güzeldir onlar için. Bu örnekleri daha da çoğaltabilirim...
Önemli olan başkalarının ne düşündüğü değil, kendilerinin ne düşündüğü_hissettiğidir. Küçük dünyalarında kocaman hayalleri vardır. Farkında olmak, hayatında benimsediği en önemli değeridir. Ve her kadın uzun saçlı olabilir ama her kadın kısa saçlı olamaz, onlar farklıdır. Kendisiyle ve çevresiyle barışıktır, sevin onları...
"Yahu şuna bak! Kendi kısa saçlı ya atıp tutuyor." demeyin sakın :)... Çevrenize bir bakın söylediklerimi düşünün, kıyaslayınca hâk vereceksiniz. Ha amacım bir akım oluşturmak filan da değil, algı değişsin istiyorum.
İnsan hissettiği kadar insandır, zaten ruhların cinsiyeti yoktur, duyguların da...