MİNİMALİZM
Aslında tek bir sırt çantasıyla dünyayı dolaşmak isterdim. Hiçbir sorumluluk olmadan, hiçbir eşyaya, kişiye bağımlı kalmadan ama mümkün mü? Elbette hayır...
Eşyaya, eve, arabaya harcadığımız onca para ile yapabiliriz bunu aslında, ama bizim ülkemizde bunu yapmak oldukça zor. Gelecek kaygısı, çocuklarımız, hep garantici olmamızı ve bu söylediğim hayali, sadece 'hayal’de bırakıyor. Bugün kazandığımızı bugün harcadığımızı düşünüyorum 'yarın yok' diyoruz ya yüzde elli şansımız var, ya uzun yaşarsak? İşte bu soru devreye girince, geleceğe yatırım yapma düşüncesi beliriveriyor insanın kafasında. Kendini düşünmesen çocuğun ne yapacak? Ya iyi bir mesleği olmazsa? Bu deli sorularla kurduğunuz hayallere el sallayıp, o çetrefilli yolunuza devam ediyorsunuz...
Gelelim minimalizme; öyle çok cümle kurmak gerekmiyor tanımlamak için. Sadeleşmek, hayatınızı basitleştirmek, karmaşıklıktan kurtulmaktır. Dönem dönem zannediyorum çoğumuz yaparız. Bir gün işe yarar diye istiflediğimiz eşyalar, üzerimize üzerimize gelmeye başladığında çoğundan kurtularak, dolabımızda giymediğimiz kıyafetlerimizi birilerine vererek, sayısı almış başını giden okunmamış maillerimizi temizleyerek, görünürde bulunduğu alanı meşgul ettiğini sandığımız, aslında fazlasıyla zihnimizi meşgul eden her şeyden kurtularak biraz olsun kafamız rahatlar, ki bunu hayatımızın her alanında yaptığımızı düşünelim; ne kadar büyük bir kolaylık, az eşya kolay temizlik, az insan çok huzur.
Fakat yurdum insanını düşündüğümde, bu minimalist yaşamın çok da bağdaşmadığını görüyorum. Saçtan makyajdan tutun da takı, kıyafet, yemek, düğün mekanı gibi her konuda gereksiz abarttığımız o şaşalı düğünlerimiz, üç kişilik aileye beş odalı ev ve yirmi dört kişilik çatal-bıçak-yemek takımı, iki günlük sokağa çıkma yasağında yedi ceddine yetecek yiyecek alışverişi…Saydıkça sayabilirim. Gerek var mıdır?
Bu konulara yakından ilgili olmam sebebiyle geçenlerde “Minimalizm” adında bir kitap okumuştum. Yazarlarımız (Joshua Fields Millburn, Ryan Nicodemus) kendilerinden yola çıkarak otobiyografik olarak anlatmışlar minimalizmi, fakat reklam kokan satırlar hissettim 'çok satılsın' düşüncesiyle, bu düşünceyi çok sevemedim, ama yine de farkındalık katmıyor desem yalan olur. Okurken birçok soru beliriveriyor kafanızda, belgeselini de izlemiştim. Minimalizmi bir akım olarak değerlendirmek yanlış olur. Herkesin minimalistlik seviyesi farklı olabilir. Şu hayat şartlarında onların dediği gibi yüz tane eşya ile yaşamak mümkün olmayabilir, işinizi bırakmanız gerekebilir, ki bu yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı mümkün değildir. En mantıklı düşünce ise ihtiyaçları bilmek, fazlasına hem paranızı hem de zamanınızı harcamamaktır.
Kitaplar, sevgi ve manevi değerler konusunda minimalist olmamanız dileğiyle hoşça kalın…